Üniversitede Usulsüz Dekanlık İddiası

Sayıştay Raporları Işığında Üniversitelerdeki Usulsüzlükler ve İdari Denetim

Sayıştay denetim raporları, kamu kaynaklarının etkili, verimli ve kurallara uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığını ortaya koyan önemli belgelerdir. Özellikle yükseköğretim kurumlarını mercek altına alan bu raporlar, zaman zaman ciddi idari ve mali usulsüzlükleri gündeme taşımaktadır. Son dönemde kamuoyunun dikkati, bazı üniversitelerde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) mevzuatına aykırı biçimde oluşturulduğu iddia edilen birimler ve yapılan atamalara çevrilmiştir. Bu bağlamda, Sayıştay raporu usulsüzlük vakalarını detaylandırarak konunun anlaşılırlığını artırmayı hedefliyoruz.

Sayıştay’ın Üniversite Denetimlerindeki Rolü

Sayıştay, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen yetki çerçevesinde, genel ve katma bütçeli idarelerin, sosyal güvenlik kuruluşlarının, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının hesaplarını denlemekle ve sorumluların kesin hesap ve işlemlerini hükme bağlamakla görevlidir. Üniversiteler de bu kapsamda düzenli olarak denetlenen kurumlar arasındadır.

Denetimler sırasında, üniversitelerin malî işlemleri, taşınır ve taşınmaz varlıkları, personel atamaları, ihale süreçleri ve idari yapılanmaları incelenir. YÖK mevzuatına ve diğer ilgili yasalara aykırılık teşkil eden her türlü işlem, Sayıştay raporu usulsüzlük başlığı altında kayıt altına alınır ve TBMM’ye sunulur. Bu süreç, kamu mali yönetiminde şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından hayati bir öneme sahiptir.

Dekanlık ve Atama Usulsüzlüklerine İlişkin Tespitler

Sayıştay’ın çeşitli yıllara ait denetim raporları, bazı üniversitelerde yasal dayanağı olmayan idari yapılanmalara dikkat çekmektedir. 2023 yılına ait bir raporda, belirli üniversitelerde “dekanlık uydurup atama yapanlar” olduğuna dair ifadeler yer almıştır. Bu durum, üniversite yönetimlerinin kendi inisiyatifleriyle mevzuatta yeri olmayan birimler kurabildiğini ve bu birimlere personel atayabildiğini göstermektedir.

Benzer bir vaka, Sayıştay’ın 2020 yılında bir vakıf üniversitesinde yaptığı denetimde de kayıtlara geçmiştir. Raporda, söz konusu üniversitede usulsüz bir şekilde ‘dekan’ ataması yapıldığı tespit edilmiştir. Bu tür atamalar, hem yükseköğretim sisteminin işleyişine zarar vermekte hem de kamu personel rejiminin temel ilkelerini ihlal etmektedir. Özellikle öğrenci işleri gibi hassas birimlerde yapılan usulsüz atamalar, doğrudan eğitim-öğretim hizmetlerinin kalitesini ve öğrencilerin mağduriyet yaşaması riskini beraberinde getirmektedir.

Erzurum Atatürk Üniversitesi ve Döner Sermaye İşletmesi İncelemesi

Erzurum Atatürk Üniversitesi özelinde, öğrenci işleri için usulsüz dekanlık kurulduğuna dair spesifik bir bulguya ulaşılamamıştır. Ancak, üniversitenin mali yönetimine ilişkin başka bir ciddi usulsüzlük, Sayıştay denetimleriyle gün yüzüne çıkarılmıştır.

Sayıştay, üniversitenin Döner Sermaye İşletmesi’ne yönelik yaptığı incelemelerde, işletmenin 78.4 milyon TL zarara uğratıldığını tespit etmiştir. Söz konusu zarar, kamu kaynağının israfı ve kötü yönetilmesi anlamına gelmektedir. Konu, Meclis gündemine taşınmış ve kamuoyunda geniş yankı bulmuştur. Bu durum, üniversitelerdeki idari ve mali denetimlerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Usulsüzlüklerin Yükseköğretim Sistemine Etkisi ve YÖK’ün Rolü

Yükseköğretim kurumlarında yaşanan usulsüzlükler, sadece mali bir kayıp olarak değerlendirilmemelidir. Bu durum, kurumsal itibar zedelenmesine, akademik personel ve öğrenciler arasında motivasyon kaybına ve nihayetinde eğitim-öğretim kalitesinin olumsuz etkilenmesine yol açabilmektedir. YÖK, üniversitelerin üst kurulu olarak, bu tür usulsüzlüklerin önlenmesi ve gerekli yaptırımların uygulanması noktasında kilit bir role sahiptir.

YÖK mevzuatı, üniversitelerin idari ve akademik yapılanmasını net bir şekilde tanımlar. Bu çerçevenin dışına çıkılması, kurumsal düzeni bozmakta ve keyfî uygulamaların önünü açmaktadır. Sayıştay’ın tespit ettiği usulsüz atama ve birim oluşturma iddiaları, YÖK’ün denetim mekanizmalarını daha da güçlendirmesi gerektiği yönünde önemli bir mesaj olarak yorumlanmaktadır.

Kamuoyunun Bilgi Edinme Hakkı ve Sayıştay Raporlarının Önemi

Demokratik toplumlarda, kamu kurumlarının hesap verebilir olması temel bir ilkedir. Sayıştay raporları, bu hesap verebilirliğin en somut göstergelerinden biridir. Vatandaşlar, vergileriyle finanse edilen kurumların kaynaklarını nasıl kullandığını öğrenme hakkına sahiptir. Sayıştay raporu usulsüzlük başlıkları altında yayımlanan bulgular, medya ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna ulaşmakta ve böylece toplumsal denetim mekanizması işlemektedir.

Üniversiteler gibi eğitim ve bilim üretimi gibi hayati fonksiyonları olan kurumlarda yaşanan usulsüzlükler, toplumun genelinde daha büyük bir hayal kırıklığı yaratmaktadır. Bu nedenle, Sayıştay’ın bağımsız denetim rolü ve raporlarının şeffaf bir şekilde paylaşılması, kamunun güvenini tazelemede kritik bir öneme sahiptir.

Üniversitelerdeki idari ve mali usulsüzlüklerin önlenmesi, ancak güçlü bir iç denetim mekanizması, etkin bir YÖK denetimi ve Sayıştay’ın tarafsız incelemeleriyle mümkün olabilir. Kamu kaynaklarının verimli kullanımı ve yükseköğretimin kalitesinin korunması, tüm paydaşların bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesine bağlıdır. Son dönemde gündeme gelen Sayıştay raporu usulsüzlük vaka analizleri, bu süreçteki en önemli uyarıcı ve yol gösterici belgeler olarak değerlendirilmelidir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Sayıştay’ın bir üniversitede tespit ettiği usulsüzlükler için yaptırım gücü var mıdır?
Sayıştay’ın doğrudan yaptırım uygulama gücü yoktur. Tespit ettiği usulsüzlükleri rapor haline getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunar. Yaptırım kararları, raporların Mecliste görüşülmesi ve ilgili yasal süreçlerin işletilmesiyle yetkili mercilerce alınır.

YÖK mevzuatına aykırı dekan ataması ne anlama gelir?
YÖK mevzuatı, üniversitelerdeki akademik ve idari birimlerin kuruluşunu, işleyişini ve bu birimlere yapılacak atamaların usullerini belirler. Bu mevzuata aykırı bir atama, hukuki dayanağı olmayan, dolayısıyla geçersiz sayılabilecek bir işlemdir. İdari yargıya konu olabilir ve iptal edilebilir.

Döner Sermaye İşletmesi’ndeki zarar nasıl oluşur?
Döner sermaye işletmeleri, üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma ve hizmet üretim faaliyetleri sonucunda elde edilen gelirleri yönetmekle görevlidir. Zarar, yapılan harcamaların gelirlerden daha fazla olması durumunda oluşur. Bu durum, kötü yönetim, etkinsiz projeler, usulsüz harcamalar veya yetersiz gelir modeli gibi nedenlerden kaynaklanabilir.

Vatandaşlar Sayıştay raporlarına nasıl ulaşabilir?
Sayıştay raporları, Sayıştay’ın resmi internet sitesi üzerinden kamuoyuna açık bir şekilde yayımlanmaktadır. Ayrıca, raporların özetleri ve TBMM’deki görüşmeleri medya organları aracılığıyla takip edilebilmektedir.

Yayım tarihi
Gündem olarak sınıflandırılmış

Medihaber tarafından

Güvenilir sağlık haberleri ve rehber niteliğinde içeriklerle doğru adımlar atmanızı sağlıyoruz.