Marmara’da 6.2 Büyüklüğünde Deprem

7 Eylül 2025 Marmara Depremi: Veriler ve Analizler
AFAD ve Kandilli Rasathanesi’nin 7 Eylül 2025 tarihli açıklamalarına göre, Marmara Denizi’nde meydana gelen Mww 6.2 büyüklüğündeki deprem, bölgeyi derinden etkiledi. Merkez üssü Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçesi açıkları olan bu sarsıntı, Türkiye’nin son dönemde kaydettiği en yüksek şiddetli deprem olarak öne çıkıyor.
Depremin Teknik Özellikleri ve Hasar Tablosu
7 Eylül 2025 saat 08:30 sularında gerçekleşen depremin odak derinliği 10.5 kilometre olarak ölçüldü. Deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara Denizi içinden geçen kolu üzerinde meydana geldi. AFAD’ın açıkladığı son verilere göre, depremde 359 kişi yaralandı. Yaralanmaların büyük çoğunluğu panikleme, düşme veya enkazdan kaçış sırasında oluşan hafif vakalardan oluşuyor.
Meydana gelen can kaybı olmaması, erken saatte gerçekleşen deprem ve bina boşaltma prosedürlerinin nispeten iyi işlemesine bağlandı. Hasar tespit çalışmaları ise yaklaşık 4.295 binada çeşitli seviyelerde hasar tespit edildiğini ortaya koydu. Bu hasarlı binaların büyük bir kısmını, özellikle depremin yoğun hissedildiği Tekirdağ, İstanbul’un Avrupa Yakası ve Çanakkale’nin bazı ilçelerindeki yapılar oluşturuyor.
Artçı Sarsıntılar ve Tsunami Gözlemi
Ana şokun ardından bölgede sismik aktivite yoğun bir şekilde devam etti. Kandilli Rasathanesi, 7 Eylül akşam saatlerine kadar 260’ın üzerinde artçı sarsıntı kaydetti. Bu artçıların en büyüğü Mw 4.8 büyüklüğünde gerçekleşti. Artçı sarsıntıların birkaç hafta daha devam edebileceği uzmanlar tarafından ifade edildi.
Depremin bir diğer dikkat çekici etkisi ise kıyı kesimlerde gözlemlenen deniz seviyesi değişimi oldu. Sarsıntının hemen ardından Marmara Ereğlisi ve Şarköy sahillerinde küçük çapta bir tsunami dalgası oluştu. Yaklaşık 30-40 santimetre yüksekliğindeki dalga, kıyı şeridinde herhangi bir can kaybına veya büyük çapta maddi hasara yol açmadı. Ancak bu durum, Marmara Denizi’nde de tsunami riskinin var olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Tarihsel Bağlam ve Risk Değerlendirmesi
1999 İzmit ve Düzce depremlerinin ardından Marmara Bölgesi’nde meydana gelen en şiddetli sarsıntı olan bu deprem, bölgenin sismik risk profilini tekrar gündeme getirdi. Uzmanlar, bu depremi 1999 felaketlerinden sonra gerçekleşen en güçlü depremlerden biri olarak nitelendiriyor. Depremin, İstanbul için beklenen büyük Marmara depremi senaryolarından bağımsız, ancak aynı fay sistemi üzerinde meydana gelmiş olması, jeofizik çalışmaların önemini vurguluyor.
İstanbul ve çevre illerdeki deprem erken uyarı sistemlerinin sarsıntıyı başarıyla tespit ettiği ve belirli bir süre öncesinde alarm verebildiği raporlandı. Bu sistemlerin, özellikle kritik altyapıların (doğalgaz hatları, tren yolları) otomatik olarak kesilmesi sürecinde işlevsel olduğu gözlemlendi.
Acil Müdahale ve Devam Eden Çalışmalar
Depremin hemen ardından AFAD, UMKE, itfaiye ve diğer ilgili kurumlar bölgede geniş çaplı bir seferberlik başlattı. Arama kurtarma ekipleri, hasarlı binalarda enkaz altında kalan olup olmadığını kontrol etmek için titiz bir tarama gerçekleştirdi. Yaralılar, Tekirdağ, İstanbul ve Çanakkale’deki hastanelere sevk edildi ve sağlık hizmetleri sorunsuz bir şekilde yürütüldü.
Hasar tespit çalışmaları, belediyeler ve ilgili bakanlıkların koordinasyonunda devam ediyor. Vatandaşların, yetkililer tarafından yapılan “hasarlı binalara girilmeme” uyarılarına büyük ölçüde uyduğu gözlemleniyor. Geçici barınma alanları ve çadır kentler, evleri hasar gören veya artçı sarsıntılar nedeniyle evlerine girmek istemeyen vatandaşlar için hazırlandı.
İstanbul ve çevresindeki bölgelerde güvenlik ve hazırlık çalışmaları kapsamında, okullar ve kamu binalarının durumu kontrol ediliyor. Ulaşım altyapısında herhangi bir ciddi hasar tespit edilmezken, metro ve tramvay hatları kısa süreli kesintilerin ardından normale döndü. Bu süreç, kentlerin deprem sonrası toparlanma kapasitesi ve afet yönetimi protokollerinin etkinliği açısından önemli veriler sağlıyor.
Marmara Bölgesi’ndeki bu son Marmara depremi deneyimi, kentsel dönüşümün aciliyetini, bina dayanıklılık standartlarının sıkı denetimini ve bireysel hazırlık seviyelerinin artırılması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu. Jeofizik mühendisleri ve afet yönetimi uzmanları, benzer büyüklükteki bir depremin farklı koşullarda daha yıkıcı sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarılarını sürdürüyor.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Depremin büyüklüğü neden Mw ve Mww olarak ifade ediliyor?
Mw (Moment Magnitude) ve Mww (Moment Magnitude – dalga formu), depremin büyüklüğünü ölçmede kullanılan modern ve daha doğru yöntemlerdir. Eski Richter ölçeğine kıyasla, özellikle büyük depremlerde daha güvenilir sonuçlar verir ve depremin saldığı toplam enerjiyi daha iyi yansıtır.
Marmara Denizi’nde tsunami riski ne kadar ciddi?
Marmara Denizi’nde, okyanuslardaki gibi büyük tsunamiler beklenmez. Ancak, 7 Eylül’de olduğu gibi, deniz tabanını etkileyen depremler sonucu birkaç on santimetre ile bir metre arasında su seviyesi değişimleri (tsunami) gözlemlenebilir. Bu dalgalar kıyıda sel ve lokal hasara neden olabilir, bu nedenle kıyı şeridindeki vatandaşların deprem sonrası denizden uzaklaşması hayati önem taşır.
Artçı depremler ne kadar süreyle devam eder?
Artçı depremlerin süresi ve şiddeti, ana depremin büyüklüğüne ve meydana geldiği fayın özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Mw 6.2 büyüklüğündeki bir depremi, birkaç hafta hatta aylar sürebilen, sayıları yüzleri bulan ve giderek şiddeti ile sıklığı azalan artçı sarsıntılar takip eder.
İstanbul’da beklenen büyük depremle bu depremin bir bağlantısı var mı?
Bu deprem, İstanbul için öngörülen büyük Marmara depremi senaryosundan farklı bir konumda ve daha küçük ölçekte gerçekleşmiştir. Ancak her iki deprem de aynı tektonik sistemin, yani Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bir parçası üzerinde meydana gelmiştir. Bu deprem, bölgedeki sismik aktivitenin devamlılığını gösterir ve hazırlık çalışmalarının önemini vurgular, ancak beklenen büyük depremin zamanlamasına dair kesin bir veri sağlamaz.
Deprem sonrası vatandaşların yapması gereken ilk şey nedir?
Vatandaşların, sarsıntı bittikten sonra yapması gereken ilk iş, güvenli bir şekilde binayı terk etmek ve toplanma alanına gitmektir. Hasar almış binalara kesinlikle girilmemelidir. Ardından, yetkililerin (AFAD, belediye) açıklamaları takip edilmeli ve resmi hasar bildirim kanalları kullanılarak durum rapor edilmelidir.