Konya Teknik Üniversitesi’nde Sayıştay Denetimi ve Hayalet Üniversiteler Gerçeği
Sayıştay’ın 2023 yılı denetim raporları, yükseköğretim sisteminde uzun süredir konuşulan bir sorunu bir kez daha gündeme taşıdı. Rapora göre, Konya Teknik Üniversitesi bünyesinde mevzuata uygun şekilde kurulan ve dekan ile fakülte sekreteri atamaları yapılan Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi’nde hiç öğrenci bulunmuyor. Bu birimlerde eğitim faaliyeti yürütüldüğüne dair bir kayıt olmadığı da tespit edilenler arasında. Bu durum, Türkiye’deki hayalet üniversiteler olgusunu bir kez daha mercek altına aldı.
Yükseköğretimde Hayalet Birimlerin Anatomisi
Konya Teknik Üniversitesi’ndeki bu vaka, aslında yükseköğretim sisteminde ilk kez karşılaşılan bir durum değil. Daha önceki Sayıştay raporları da benzer tespitlerle dolu. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki çok sayıda üniversitede, öğrencisi, akademik kadrosu ve hatta fiziki binası dahi olmayan fakülte, enstitü veya yüksekokullara idari personel atamaları yapıldığı belgelenmiş durumda. Bu birimler, resmi olarak kurulmuş ve kadroları açılmış olmalarına rağmen, fiilen herhangi bir eğitim-öğretim veya araştırma faaliyeti yürütmüyor. Bu nedenle de sektörde hayalet üniversiteler veya hayalet birimler olarak anılıyorlar.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve ilgili yönetmelikler, bir üniversite biriminin nasıl kurulacağını, akademik yapılanmasını, işleyişini ve görev tanımlarını son derece net bir şekilde düzenliyor. Mevzuat, bu birimlerin öncelikli amacının eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve topluma hizmet olduğunun altını çiziyor. Ancak öğrencisi olmayan, dolayısıyla bu temel işlevleri yerine getirmeyen birimlere yapılan idari atamalar, mevzuatın ruhuna ve amacına aykırı bir görüntü sergiliyor.
Mevzuat ve Uygulama Arasındaki Çelişki
Yükseköğretim sisteminde atama yapılabilmesi için aranan en kritik şartlardan biri, ilgili birimdeki eğitim-öğretim programlarının aksatılmayacağının garanti altına alınmasıdır. Bu, kaynakların verimli kullanımı ve eğitim hizmetinin sürekliliği açısından hayati bir öneme sahiptir. Öğrencisi ve akademik faaliyeti olmayan bir birimde, “eğitim-öğretimin aksatılmaması” şartının nasıl sağlandığı veya bu şartın nasıl teyit edildiği ise büyük bir muamma olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, mevzuat ile uygulama arasında ciddi bir boşluk olduğunu gösteriyor.
Bu tür atamaların, idari ve mali kaynak israfının yanı sıra daha derin sorunlara da işaret ettiği değerlendiriliyor. Üniversiteler, toplumun beyni ve bilgi üretim merkezleri olarak kabul edilir. Bu kurumlardaki kaynak dağılımının şeffaf, adil ve verimlilik odaklı olması beklenir. Hayalet üniversiteler kavramı etrafında şekillenen bu tarz uygulamalar, yalnızca mali denetimleri değil, aynı zamanda yükseköğretimdeki hesap verilebilirlik ve yönetişim prensiplerini de sorgulatıyor.
Denetim raporları, bu sorunun sistemsel ve yapısal olduğuna dair ipuçları veriyor. Sorunun çözümü, yalnızca bireysel vakaların düzeltilmesinden ziyade, üniversite birimlerinin kuruluş, açılış ve işleyiş süreçlerini gözden geçiren kapsamlı bir mevzuat revizyonunu ve daha sıkı bir denetim mekanizmasını gerekli kılıyor. Aksi takdirde, benzer hayalet üniversiteler vakalarının önüne geçmek mümkün görünmüyor.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Hayalet üniversite ne anlama geliyor?
Hayalet üniversiteler terimi, resmi olarak kurulmuş ve personel atamaları yapılmış olmasına rağmen, fiilen öğrencisi, akademik kadrosu, fiziki binası olmayan ve eğitim-öğretim faaliyeti yürütmeyen yükseköğretim birimlerini tanımlamak için kullanılan gayriresmi bir tabirdir.
Sayıştay’ın bu konudaki rolü nedir?
Sayıştay, kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını denetlemekle yükümlü anayasal bir kurumdur. Üniversiteler de kamu kurumu olduğu için Sayıştay, buradaki personel atamaları ve kaynak kullanımını denetler ve usulsüzlükleri raporlayabilir.
2547 sayılı Kanun bu tür atamalara izin veriyor mu?
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve ilgili mevzuat, atamaların ön koşulu olarak ilgili birimde eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksatılmayacağının belirlenmesini şart koşar. Öğrencisi ve eğitim faaliyeti olmayan bir birime atama yapılması, mevzuatın bu ruhuna ve amacına aykırıdır.
Bu durum neden önemli?
Bu durum, kamu kaynaklarının israfı, yükseköğretimde şeffaflık ve hesap verilebilirlik sorunları ile yönetişim zafiyetlerine işaret etmesi açısından büyük önem taşır. Üniversitelerin topluma karşı olan sorumluluğu ve itibarıyla da doğrudan ilişkilidir.
Benzer vakalar sık yaşanıyor mu?
Evet, son yıllarda Sayıştay tarafından yayımlanan pek çok denetim raporunda, Türkiye’deki farklı üniversitelerde benzer hayalet üniversiteler vakaları tespit edilmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.