Üniversitelerdeki Liyakat Sorunu

universitelerdeki liyakat sorunu

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Eş-Dost-Akraba Atamaları ve Türkiye’deki Yaygın Liyakat Sorunu

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Prof. Dr. Ahmet Şengönül’ün rektörlüğü döneminde akademik kadrolara yapılan atamalarla gündeme geldi. Yapılan araştırmalar, bu atamaların büyük çoğunluğunun eş, dost ve akraba ilişkileri üzerinden gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Bu durum, üniversite için “aile üniversitesi” yorumlarına yol açarken, Türkiye yükseköğretim sistemindeki daha geniş bir liyakat sorunu‘nun da altını çizdi. Kamu kaynaklarının kullanıldığı kurumlarda liyakatin temel kriter olması beklenirken, yaşananlar bu beklentiyi sorgulatmaktadır.

Üniversitelerde Liyakat Sorununun Yansımaları

Türkiye’deki çeşitli üniversitelerde benzer atama skandallarının yaşandığı bilinmektedir. Bu olaylar, sorunun sistematik bir boyuta sahip olabileceğini düşündürmektedir. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde yapılan bir incelemede, rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri dahil olmak üzere 27 kişinin birbirleriyle akraba olduğu tespit edilmişti. Bu kadar yüksek sayıda akraba istihdamı, kurum içi denetim mekanizmalarının işlevselliği hakkında ciddi soru işaretleri oluşturmaktadır.

Mersin Üniversitesi’nde ise durum, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşındı. Milletvekili Başarır, üniversitede gerçekleştirilen eş ve yakın akraba atamalarına dair skandalları meclis tutanaklarına yansıttı. Bu hamle, konunun sadece bir üniversitenin iç meselesi olmaktan çıkıp, kamuoyunun denetimine ve yasama organının soruşturma alanına girdiğini gösterdi.

Batman ve Çanakkale’den Örnekler

Batman Üniversitesi’nde 2014 yılında dönemin Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’un, oğlunu araştırma görevlisi olarak atadığı iddia edildi. Bu tarz yakın akraba atamaları, nesnel değerlendirme süreçlerinin nasıl bypass edilebileceğine dair endişeleri artırmaktadır.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde (ÇOMÜ) ise durumun boyutu daha da genişti. Dört yıllık görev süresi sona eren Rektör Prof. Dr. Yücel Acer döneminde, akraba bağları olduğu belirtilen personel alımlarının sayısının 250’yi aştığı öğrenildi. Bu rakam, liyakat yerine aidiyetin istihdam politikasını nasıl şekillendirdiğinin çarpıcı bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.

Akademik İstihdamda Özel Şart Uygulamaları

Harran Üniversitesi’nde yaşanan bir başka vaka, istihdam süreçlerindeki şeffaflık sorununu farklı bir açıdan ele almaktadır. Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burhan Akpınar’ın kızının, “özel şart” barındıran bir öğretim görevlisi kadrosuna yerleştirildiği bildirildi. Özel şart içeren ilanlar, bazen meşru bir ihtiyacı karşılayabilirken, bazen de belirli bir kişiye özel olarak tasarlanmış kriterler olarak değerlendirilebilmekte ve ciddi bir liyakat sorunu yaratabilmektedir.

Liyakatin Önemi ve Skandalların Etkisi

Üniversiteler, bir toplumun bilgi üreten, eleştirel düşünceyi besleyen ve gelecek nesilleri yetiştiren en önemli kurumlarından biridir. Bu kurumlarda çalışacak personelin seçiminde liyakat esasının gözetilmesi, sadece adil bir istihdam politikası için değil, aynı zamanda kurumun kalitesi ve toplumsal saygınlığı için de hayati öneme sahiptir. Liyakatten uzak atamalar, çalışanların moral motivasyonunu düşürmekte, kurum içi güveni zedelemekte ve nihayetinde eğitim-öğretim kalitesinin olumsuz etkilenmesine yol açabilmektedir.

Kamuoyunda oluşan tepkiler, bu tür uygulamaların toplumun geniş kesimleri tarafından nasıl algılandığını net bir şekilde göstermektedir. Vatandaşlar, vergi gelirleriyle finanse edilen kurumların şeffaf, adil ve hesap verebilir olmasını beklemektedir. Yaşanan skandallar, bu beklentinin karşılanmadığı durumlarda toplumsal huzursuzluğun ve güven kaybının ne denli büyük olabileceğinin bir kanıtıdır.

Sonuç

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi özelinde ortaya çıkan ve Türkiye’nin dört bir yanındaki diğer vakalarla benzerlik gösteren eş-dost-akraba atamaları, yükseköğretim sistemindeki denetim ve şeffaflık eksikliğinin bir sonucudur. Bu durum, sürdürülebilir bir akademik ortamın önündeki en büyük engellerden biri olan derin bir liyakat sorunu‘na işaret etmektedir. Sorunun çözümü, daha güçlü bağımsız denetim mekanizmalarının, şeffaf ve hesap verebilir yönetim anlayışının ve liyakatı her şeyin üzerinde tutan bir sistem kültürünün tüm kurumlarda hakim kılınmasından geçmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Soru: Liyakat nedir ve akademide neden bu kadar önemlidir?
Cevap: Liyakat, bir görevi en iyi şekilde yapabilmek için gerekli olan bilgi, beceri, deneyim ve yeteneklere sahip olma durumudur. Akademide liyakat, bilimsel üretkenlik, eğitim kalitesi ve kurumsal itibar için temel oluşturur. Liyakatin gözetilmemesi, eğitim ve araştırma kalitesinin düşmesine, yetenekli akademisyenlerin motivasyon kaybına ve kuruma olan güvenin zedelenmesine yol açar.

Soru: Üniversitelerdeki atamalarda liyakati ölçmek için hangi kriterler kullanılmalıdır?
Cevap: Akademik atamalarda liyakati ölçmek için genellikle objektif kriterler kullanılır. Bunlar arasında; adayın bilimsel yayınları (makale, kitap, atıf sayısı), aldığı projeler, öğretim deneyimi, yabancı dil yeterliliği, katıldığı akademik etkinlikler ve yapılan mülakatlardaki performansı sayılabilir. Sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve değerlendirmelerin bağımsız kurul üyelerince yapılması esastır.

Soru: Eş-dost-akraba atamalarının üniversitelere ne gibi somut zararları olur?
Cevap: Bu tür atamalar, öncelikle kurum içi adaletsizliği besleyerek çalışanların motivasyonunu düşürür. Yetenekli ve liyakatli personelin önü tıkanır, kurumdaki yetenek göçü artabilir. Bilimsel üretkenlik ve eğitim kalitesi olumsuz etkilenir. Kamuoyundaki kurum itibarı zarar görür ve öğrenciler ile toplumun genelinde güven kaybı yaşanır.

Soru: Benzer atama skandalları nasıl önlenebilir?
Cevap: Skandalların önlenmesi için atama süreçlerinin tam şeffaflık içinde yürütülmesi, tüm ilan, başvuru ve değerlendirme kriterlerinin kamuya açık hale getirilmesi gereklidir. Bağımsız ve tarafsız değerlendirme komisyonlarının oluşturulması, yükseköğretim denetleme kurullarının etkin çalışması ve hesap verilebilirliğin sağlanması kritik öneme sahiptir. İhbar mekanizmalarının güçlendirilmesi de olası usulsüzlüklerin erken tespitinde etkili olacaktır.